Neoklasik Düşünce Akımı

Bu akım, Klasik iktisatçılara yapılan eleştirilere cevap verilmesi amacıyla doğduğu söylenebilir.

Neoklasik iktisadın kökenleri

  1. Avusturya Okulu – Karl Menger
  2. İngiltere Okulu – Stanley Jevons
  3. İsviçre Okulu – Leon Walras

Bu okullar marjinal değer teorisini ortaya atmıştır. Marjinal kavramını iktisat literatürüne katan okul neoklasik okuldur. Klasiklerin metoduna bağlı kalmakla beraber en önemli değişiklik değer teorisindedir. (marjinal değer).

Fark nedir?

  • Klasikler objektiftir, neo-klasikler subjektiftir.
  • Klasikler işin üretim, arz, maliyet, tarafından bakarken, neo-klasikler; tüketim, talep, fayda üzerinde dururlar.
  • Faydadan kasıt insanlara sağladığı faydadır.
  • Marjinal fayda kavramını ortaya atmışlardır: son birimin tüketiminden elde edilen fayda. Toplam faydanın maksimum olduğu yerde marjinal fayda sıfırdır.
  • Marjinal faydayı kullananlara marjinalistler de denir.
  • Neoklasik okulun diğer adı marjinalist okuldur.
  • Toplam faydadan ziyade önemli olan marjinal faydadır.
  • Avusturya’daki okul, Viyana okulu olarak karşımıza çıkmaktadır. Karl Menger’in 1871’de yayımlanan İktisat Biliminin Temelleri adlı kitabı ile başlayan bu akımın çatısı altındaki iktisatçılar, Fredrick von Wieser, Eugen von Böhm – Bawerk’tir.
  • Avusturya Okulunun düşüncelerini geliştiren bu nedenle kendilerine neo-marjinalist denilen başlıca ekonomistler ise, Ludwing von Mieses, Fredrich von Hayek, J.A. Schumpeter, Hans Mayer, Alexandrer Mahr, Wüchelm Weber’dir.
  • Farklı düşünürler farklı ülkelerde aynı görüşleri savunmuşlardır.
  • Neoklasik ekonomistler marjinal değer ve bölüşüm teorileri ile klasik düşüncede önemli bir değişiklik yapmışlar; ayrıca para ve konjonktür teorilerine geniş ölçüde katkıda bulunmuşlardır.

Neo-Klasiklerin Değer Teorisi

Neoklasik teoriye göre, miktarı sınırlı olan bir malın değeri en önemsiz gereksinimlerimizin giderilmesi için kullanılan birimin faydası ile ölçülür. Gereksinimler giderildikçe şiddetini kaybeder. Belli miktarda mala sahip olan kimse bunları en fazla fayda (tatmin) sağlayacak biçimde kullanır. Yani Gelir, en şiddetli ihtiyaçtan başlanarak en aza doğru sıralanarak harcanır. Bir malın mevcut miktarı artarsa toplam faydası azalarak artar, bir noktada maksimum olur sonra azalır. Neoklasikçiler, Malların değerini belirleyen şey marjinal faydalarıdır der. (Toplam faydaya bakmazlar)

Marjinal teoriye göre tüketiciye en fazla toplam fayda sağlayan mal ve hizmet bileşimi, mal ve hizmetlerin marjinal faydalarının fiyatlarına oranı aynı olan bileşimdir. Amacımız fayda maksimizasyonuysa elimizdeki mal miktarıyla bunu sağlayacak eşitliği bulmalıyız.

  • Talep kanunu Neoklasik düşünce döneminde ortaya çıkmıştır.
  • Fiyat arz ve talebe göre oluşur. Fiyatın en düşük ne kadar olacağını belirleyen satıcı ve fiyatın en yüksek halini belirleyen de alıcıdır.
  • Tüketici rantı ve üretici rantı kavramları bu dönemde ortaya çıkmıştır.
  • Serbest rekabet piyasalarında malın fiyatını belirlemesinde tüketici daha etkilidir.
  • Alfred Marshall genel denge yerine kısmi denge analizi yapmıştır. Genel denge analizini Walras yapmıştır.

Neoklasiklerin Bölüşüm Teorisi

Neo-klasik düşünceye göre gelir bölüşümü, üretim faktörlerinin üretimdeki produktif hizmetlerinin marjinal faydasına göre oluşur. Gerçi, üretim faktörleri doğrudan gereksinmelerimizin giderilmesinde kullanılmaz; gereksinmelerimizi gideren malların üretiminde kullanılır. Bunların faydaları üretilen nihai malların faydalarına bağlıdır. Marjinalistler bu olgudan hareket ederek, üretim girdilerinin değerini bu girdilerle üretilen mallardan aldığını ileri sürmüşlerdir

  • Azalan verimler kanununu Karl Menger ileri sürmüştür.

Neoklasik para teorisi

Neoklasikler paranın değerini klasikler gibi miktar teorisi ile açıklamakla beraber, para miktarının banka sistemi tarafından yaratılan banka parası ile artırılabileceğini; banka sistemi tarafından yaratılan mevduatın ödünç verilebilir fon arzının tasarruf üzerinde, halkın para iddiharı ödünç verilebilir fon talebinin yatırım üzerinde artmasına neden olarak, faiz haddini değiştirebileceğini ileri sürmek suretiyle Keynes’yen teoriye esas olabilecek düşünceler ortaya atmışlardır.

  • Her arzın kendine eşit talep yaratacağını söylerler. İstihdam, büyüme kalkınma gibi sorunlarla ilgilenmemişlerdir.
  • Konjonktürel dalgalanmaların sebebini ise daha çok para ve kredi mekanizmasında aramışlardır.

Neoklasik Dış Ticaret Teorisi

David Richardo’nun karşılaştırmalı maliyetler teorisini kabul etmekle beraber bu teoriyi alternatif maliyetlere dayanarak (üretim olanakları eğrileri ile) veya eş-fayda ve üretim olanakları eğrilerinden yararlanarak açıklamak için Uluslararası mübadele haddini;

Marshall, karşılıklı talep teorisi ile, Edgeworth, teklif eğrileri teorisi ile tamamlamıştır. Klasikçiler maliyetler üzerinden analiz yaparken, Neoklasikçiler bu teorileri kullanmıştır.

Karşılıklı talep ilkesi

Bir ülke kendi ülkesinden vereceği mala karşılık olarak diğer ülkeden mal talep eder. Hangisinin fazla olacağını hangi mal değerli ise o belirler.

Teklif Eğrileri

İthal edeceğimiz bir mal, o ithal mal bir birim arttırılırken o malın bir birimine karşılık kendi malımızdan ne kadar önereceğimizi gösterir.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir